İmkansızlık diye bir şey, gerçekten var mıdır? Gerçekten, başaramayacağınız şeyler var mıdır?
Bugün sizlere bir hikaye anlatacağım, çok eski bir hikaye değil. 2001 yılına gidiyoruz. Afrika’da yer alan Malavi’nin Wimbe şehrindeki Masitala köyünde yaşayan William Kamkwamba’nın hikayesini anlatacağım. Diğer adıyla, İmkansızı Başaran Çocuğun hikayesi.
“I went to sleep dreaming of Malawi, and all the things made possible when your dreams are powered by your heart.” - William Kamkwamba
William 5 Ağustos 1987 yılında doğmuştu. O zamanlarda 14 yaşındaydı. Kız kardeşleri, Khamba adında bir köpeği, annesi ve babası ile köydeki küçük bir evde yaşıyorlardı. Babası Malavi’deki diğer bir çok insan gibi çiftçilikle uğraşıyordu. Mısır ve Darı ile geçim sağlayan ailenin ebeveynleri, tüm çocukların eğitim görüp, meslek sahibi olmasını istiyordu. William Wimbe ilkokulunu bitirmişti, bu sene Kachokolo okulunda 9. sınıfa başlayacaktı. Okul evidnen oldukça uzaktaydı. Bu yüzden bisikletle okula gidiyordu. Yanında bir yol arkadaşı olurdu, Gilbert. Hatta kendisi bir arkadaştan da öte, William’ın en yakın arkadaşıydı. Okul’un yıllık 80 dolarlık bir ödeme ücreti vardı. William’ın ailesi bu parayı bir anda ödeyemeyecekti. Okula başladıktan kısa süre sonra, ders çalışmak için daha fazla süreye ihtiyaç duyacaktı, bu yüzden geceleri de çalışmalıydı, ancak ellerinde sadece gaz lambası vardı. Ki o da oldukça maliyetliydi. Bu yüzden ampül kullanmak daha mantıklıydı ancak köyde doğru düzgün ne elektrik ne de ampül vardı. Bu yüzden William sadece gündüzleri çalışabiliyordu.
Günün birinde bir işletmeyi temsil eden bir grup insan bir teklifle gelmişti. Köyün yakınındaki ormandaki ağaçları keseceklerdi ve her ton ağaç için 2000 kwacha ödeyeceklerdi. 2000 kwacha o zamanın parası ile sadece 26 dolar ediyordu. Köy halkından kimileri bu teklifi kabul ederken, kimileri ise reddediyordu. Bunlardan biri de William’ın babasıydı. Trywell Kamkwamba, ağaçların kesilme teklifini reddediyordu, çünkü yakın zamanda Malavi’nin bazı komşu ülkeleri yoğun sel baskınları altında kalmıştı, ağaçları kesmek, Masitala köyünde de sel baskınlarına neden olabilirdi. Trywell gibi düşünen bir çok kişi vardı ancak insanlar teker teker teklifi kabul etmeye başlamıştı.
Ellerindeki tek gücü de kullanmayıp, ağaçların kesilmesi kabul edilmişti. Bu olay zaten yoğun olan yağmurlar doğurmuştu bunun sonucunda tarım alanları inanılmaz bir şekilde elverişsizleşmişti. Bu da yaz ayları için daha az yiyecek demekti.
Bütün bunlar olurken William elektrik konusuna epey merak salmıştı. Hatta komşularının radyoları bozulduğu zaman belli bir ücrete tamir ible ediyordu. Bir gece William ve Gilbert, William’ın ablasını öğretmeni ile beraberken yakalamışlardı. Bu William’ın hiç hoşuna gitmemişti. Ertesi gün intikam almak için Gilbert’la beraber öğretmenin bisikletine gitmişlerdi. Orda William’ın dikkatini bir şey çekmişti. Bisikletin fenerinden arka tekerleğe doğru bir kablo uzanıyordu. Tekerlek dönüyordu ve dönünce ışık veriyordu.
Eğer William dinamodan elektrik elde edebilirse hem geceleri ders çalışabilecekti hem de kapının ucunda duran kıtlığı önleyebilecekti. Dinamo alacak kadar parası yoktu. Bu yüzden kendisi bi tane yapmak istiyordu. Ancak bilgiyi alabileceği tek kaynak okul kütüphanesindeki fen kitaplarıydı. Bu sıralarda William okula gidemiyordu çünkü ailesi okul aidatını ödeyecek kadar paraya sahip değildi. Parayı ödeyemediği için William’ın kütüphane kartı da yoktu, yani kütüphaneye girişi yasaktı. Öğretmeni ile bi anlaşma yaptı ve öğretmeni özel olarak kütüphanede araştırmasına gizlice izin verdi. William kütüphaneye girdi dinamolar ile ilgili bir kitap aramaya başladı ve kısa süre sonra dikkatini bir kitap çekmişti.
William aradığı kitabı bulmuştu. Bu kitaptan öğrendiklerini kullanarak su pompasını çalıştırabilecek bir sistem kurabilirdi. Tabii müdür William’ın gizlice derse girdiğini görmeseydi.
Kıtlık çok daha da yakındı. Devlet halk aç kalmasın diye tahıl göndermişti. Aileler çocuklarını tahıl almaları için arabanın peşinden koşturuyordu. William’da koşan çocuklardan biriydi. Herkes yarınki canı için koşuyordu. Hatta bazıları… William tahıl almaya giderken annesi ve ablası evde tekti ve o sırada bir adam gelmişti. Adam William’ın annesinin elinden bi kova tahılı zorla aldıp kaçarken, köydeki başka çocuklar da evin deposundaki tahılları çalmıştı. Kamkwambalar’ın artık yiyecek hiç bir şeyi yoktu. Tek umutları William’ın almaya gittiği tahıllardı. William elindeki parayla sadece 15 kilo tahıl alabiliyordu. Çuvalını aldı bisikletine atladı ve evine doğru yola çıktı. Artık günde sadece bir öğün yiyebiliyorlardı.
William bi şekilde o dinamoyu elde etmeliydi. Ama tek seçeneği öğretmeninin bisikletindeki dinamoydu. O dinamoyu almak için William ablasının yanına gitti ve ondan öğretmene rica etmesini istedi. Ertesi gün ablası yoktu. Ablası, öğretmeni ikna etmişti dinamoyu almıştı ve William’ın masasına bırakmıştı ancak öğretmenle kaçmıştı.
William’da artık gereken tüm parçalar vardı. Artık yapım aşamasına geçmesi gerekiyordu. Arkadaşları ile bir demo hazırlamaya başladı. Oldukça küçük bir rüzgar türbini yapmaya çalışıyorlardı. Ve başarmışlardı. Sistem çalışıyordu. William’a yardım eden herkesin motivasyonu artmıştı. Bir yandan şarkı söylüyorlardı, bir yandan da William’a yardım ediyorlardı.
William su pompasını çalıştırabilmek için çok daha büyük bir rüzgar türbini yapmalıydı. Hem demoyu göstermek hem de daha büyük bir türbin yapmak için gereken malzemeleri istemek suretiyle babasının yanına gitmişti.
Babası bir beton gibi engellemişti William’ı. Daha sonrasında William ve arkadaşları defalarca babasını ikna etmeye çalışmışlardı ancak bir türlü olmuyordu. En sonunda William’ın annesi babasını ikna etti ve babası da bisikleti William’a rüzgar türbini yapması için verdi. Tüm köy ona güveniyordu ama aynı zamanda güvenmiyor da gibiydi. Herkesin içinde bi şüphe vardı. Herkes William’a yardım ediyordu. Ağaçlar kesildi parçalar toparlandı, bağlantılar kuruldu. William türbinin ayaklarına büyük pervaneyi de taktıktan sonra dinamoyu bağladı ve pervanenin dönmesini engelleyen ipleri çözdü. Pervane büyük bir hızda dönmeye başladı. Etrafı büyük bir sessizlik kaplamıştı. Herkes çalışıp çalışmayacağını merak ediyordu. William türbinin ayaklarından aşağı doğru indi sistemi çalıştırmaya başladı ve akünün dolmasını bekledi.
Ve sonra… William başarmıştı. Onca zorluğun ardından başarmıştı. Pes etmedi. Okudu, öğrendi uğraştı, çabaladı ve başarıya ulaştı. Başaracağına inandı. Köydeki kıtlığı yok edebileceğine inandı.
William daha sonra Malawi’deki bir okuldan burs alarak okulunu bitirdi. Ardından Güney Afrika’da Afrikalı Liderler Akademisine katıldı. ABD Dartmouth Üniversitesi’nde Çevre Çalışmaları Diploması aldı. William yaptığı ilk rüzgar türbininden sonra 2 tane daha yaptı ve artık yıl boyunca hasat alacak kadar elektrik üretebilmeyi sağladı.
William 2007’de bir TED konuşması yaptı, aradan 2 yıl geçtikten sonra 2009 yılında ikinci bir TED konuşması daha yaptı. Bu hikayeyi anlatmak için bir kitap yazdı: “Rüzgarı Dizginleyen Çocuk”. Ardından yazdığı kitap filme uyarlandı. TED konuşmalarını, kitabını, filmini açıklamalar bölümüne yerleştiriyorum. Dilediğiniz zaman izleyebilir, dinleyebilir veya okuyabilirsiniz. Videoyu burada bitirmek istiyorum ama, bu sefer William Kamkwamba’nın sözleri ile:
“Şimdi seslenmek istediğim benim gibi insanlar, Afrikalılar ve orada hayalleriyle mücadele eden yoksullar; Tanrı yanınızda olsun. Günün birinde belki bunu internette izleyeceksiniz. Diyorum ki, kendinize güvenin ve inanın. Ne olursa olsun, vazgeçmeyin.” - William Kamkwamba
Telif Hakkı © 2022 Poyraz Demirci - Tüm Hakları Saklıdır.
Poyraz Demirci
Heey! İnternet sitemde çerez kullanılır. İnternet sitemi kullanmaya devam ederek, çerez kullanımımı kabul etmiş olursun.